Doktorların uzmanlık alanları olması ve bu alanda kendilerini geliştirmeleri takdire şayandır. Modern tıbbın tıp eğitimine yaklaşımı, tıbbı farklı alanlara bölerek uzman doktorların farklı alanlarda gelişmesidir. Bunun yanı sıra modern tıbbı destekleyen teknolojik gelişmeler ve son yarım yüzyılda büyük mesafe kat eden ilaç üretimleri tıbbı bir bilim alanı olmaktan çıkartıp ne yazık ki tıbbı bir sektör haline dönüştürdü. Euronews’in haberine göre Dünya Sağlık Örgütü kaynakları dünya genelinde sağlık harcamalarının maliyetini 7,3 trilyon dolar olarak göstermektedir. Böylesine büyük bir pastanın söz konusu olduğu alanda doğal tıbbın bir alternatifmiş gibi sunulması kaçınılmazdır. Oysa her fırsatta belirttiğim gibi doğal tıp hiçbir şeyin alternatifi değildir. Aksine bugün boy veren tıp ağacının kökleridir. Uzunca bir süredir hastalığı tespit et, ilaç ver yönteminin hem maliyet anlamında hem de sağlığın korunması anlamında o kadar da faydalı olmadığı fark edildi. Bugün yavaş yavaş yayıldığı düşünülen bütünsel (holistik) tıp yaklaşımı, insan doğasına uyumlu en doğru tedavi yöntemidir. Bu yaklaşıma göre hastanın semptomlarına odaklanarak tedavi etmek yerine zihin-beden-duygu ve ruhu bir bütün olarak görmek ve tanıya buradan ulaşmak vardır. Daha da basit anlatmak gerekirse baş ağrısı şikayeti ile bir uzmana başvuran hastanın ağrısını kesecek bir ağrı kesici vermek yerine hastanın başını ağrıtan nedenin ruhsal mı bedensel mi veya dış bir etkenden mi kaynaklandığını öğrenmek gerekir. Eğer baş ağrısı yeterince uyumamaktan kaynaklanıyorsa uyku düzenini bozan neden tespit edilmeye çalışılır. Bunun nedeni vücudun başka bir yerindeyse o bölgeye odaklanıp baş ağrısını ortadan kaldırmak asıl odaklanılması gereken noktadır. Bu nedenledir ki bütünsel tıp insan bedenini ve ruhunu bir bütün olarak görür ve şifanın bölgesel değil tüm bedenin kabulü ile olabileceğini kabul eder.
Bütünsel tıp ile alakalı bir başka yanılsama ise modern imkanların bir kenara atılarak tedavi uygulandığı düşüncesidir. Aksine bütünsel tıp yaklaşımında modern tıbbın tüm imkanlarının yanı sıra doğal tıbbın binlerce yıllık geleneksel yöntemleri bir potada eritilir. Ayrıca hastayı tedavi etmek ne kadar öncelikli ise hastalıklar vücuda sirayet etmeden hastalıkları engellemek de bir o kadar önemlidir. Bütünsel tıp görünen semptomların yanı sıra buna neden olan tüm nedenleri ortadan kaldırmayı önceler. Ayrıca tedavi esnasında beslenme, egzersiz, uyku hijyeni, bağışıklık sistemini güçlendirecek kürleri de kapsar. Bu alanda farkındalık geliştiren birçok üniversite bütünleyici tıp bölümleri açtı. Amerika Birleşik Devletleri’nde bütünleyici tıp bölümü açan ilk üniversiteleri sıralamak gerekirse:
Duke Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, Arizona Üniversitesi, California Üniversitesi, San Francisco Üniversitesi, Maryland Üniversitesi, Massachusetts Üniversitesi ve Minnesota Üniversitesi (Weil, 2004)
BÜTÜNSEL TIBBIN TARİHİ
Temelde Hipokrat’a kadar uzanan geçmişe sahip bu yaklaşım, 1803’te yayınlanan ve tıp etiğinin temel ders kitabı olarak görünen Thomas Percival tarafından eserinde kayda geçirildi. Percival’e göre hastaların tedavisinde hastalıkların semptomlarından daha çok bütünsel bir yaklaşım öneriliyordu. Onun ardılı kabul edilebilecek John Macleod 20. yüzyılın ikinci yarısında Klinik Muayene adlı eserinde “Tedavide bütüncül olmayı hedeflememiz gerekiyor.” diyerek bütünsel bir çağrı yaptı. Tüm bu yaklaşımlar ve öneriler 21. yüzyılda bütünsel (holistik) yaklaşımın temellerini oluşturdu.
BAŞLICA BÜTÜNSEL TIP UYGULAMALARI
Ozon Terapisi
Nöral Terapi
Proloterapi
Alfa Lipoik Asit
Hacamat Terapisi
Sülük Terapisi
Yüksek Doz C Vitamini
Glutatyon Takviyesi
E. Hülya Giebel – Doğal Tıp Uzmanı