preloader
Edit Content
Click on the Edit Content button to edit/add the content.
Nazi Almanyasında Tıbbın Karanlık Yüzü Bölüm 2

Nazi Almanyasında Tıbbın Karanlık Yüzü Bölüm 2

Nazi Almanyasında Tıbbın Karanlık Yüzü Bölüm 2

Aynı başlıkla geçen ay yayımladığım makalenin birinci bölümünde tıbbın Naziler eli ile hangi korkunç boyutlara varacak sapkınlıkların mihenk noktası olduğunun nüvelerini ortaya koymuştum. Makalenin ikici bölümü olan bu yazımda ise belgelerle Nazilerin ve modern batının insanlık adına tıp vasıtası ile hangi korkunç uygulamaları yaptıklarını gün yüzüne çıkartacağım. Burada altını çizmeliyim ki tıbbın karanlık yüzü olduğu kadar dünya savaşlarında ve sonrasında tıbbın aydınlık yüzü olan pek çok hekim de insanlığın şifa bulması için çalışmıştır. Her meslek gurubunda olduğu gibi tıpta da kötülerin olduğunu söylemek tıp sektörünü toptan kötülemek anlamına gelmez.

Halk Bedeninin Temizlenmesi Projesi – NS-Biyopolitikası

21. yüzyıl toplumlarının hemen hepsinde soykırım dendiğinde akla Yahudilere uygulanan korkunç politikalar gelir. Ancak Nazilerin katlettiği ve biyopolitika aracılığıyla ırklarının temizlenmesi gereken toplulukları şunlar oluşturuyordu: Yahudiler, Ari olmayan çingene ve slav gibi düşük değerli ırklar, ruhsal ve bedensel genetik hastalar, ruhsal, engelliler, hırsızlar, topluma ayak uyduramayanlar ve işten kaçanlar…

Bu belirtilen gruplar nazilere göre Alman topluluğunun yüzde onundan daha fazlasını oluşturuyordu ve düşük değerli olarak nitelendirilmekteydi. Bir yandan insanları üstün ya da düşük şekilde niteleyen korkunç düşünce yapısının arkasında toplumun büyük bir kesimi de düşük değerli olarak gösterilen insanların bakımına harcanan paralar öne sürülerek ikna ediliyordu. 

Kısaca özetlemek gerekirse güya düşük değerli olan grupların çocuk yapmaları engellenirken, güya Ari ırktan olan Almanların çocuk yapmaları sağlanarak halk bedeni temizlenecekti. Bugün duyan herkesin güleceği insan çiftlikleri, bizzat Naziler tarafından kurulup burada Ari ırktan olanların çiftleşmesi sağlanıyordu. 

Naziler halk bedeninin temizlenmesi için şu 4 maddelik planı öne sürmüşlerdi:

  • İşten çıkarma ve Almanya sınırlarından çıkarılma
  • Zorla kısırlaştırma
  • Evlenmenin yasaklanması
  • Öldürme

Bahsettiğim bu korkunç kararların bizzat Hitler eli ile imzalanmış belgede görüleceği metni aşağıya ekliyorum.

Zorla Kısırlaştırma Uygulamaları (1933-1934)

1934 yılının ilk günü yürürlüğe giren “Kalıtımsal Hastalıklı Nesli Önleme Kanunu” sayesinde devlet eliyle kısırlaştırmanın bazı şartlara bağlı olarak yapılabilmesi sağlanıyordu. Peki, neydi bu şartlar? Birkaç kez şartları tekrar tekrar okumanızı öneriyorum.

  • Doğuştan zeka geriliği
  • Şizofreni
  • Manik depresif delilik hali
  • Kalıtımsal sara (epilepsi)
  • Hantington hastalığı
  • Kalıtımsal körlük
  • Kalıtımsal sağırlık
  • Ağır bedensel sakatlık
  • Ağır alkolizm

Burada dikkat edilmesi gereken unsur “kalıtımsal” hastalıklara zorla kısırlaştırma getirilmesidir. Oysa o tarihlerde bir hastalığın kalıtımsal olarak birilerinde bulunup bulunmadığının net şekilde tespit edilmesi mümkün değildi. İlk makalede söylediğim üzere kısırlaştırma kanunu Nazilere özgü bir uygulama değildi. 1900’lü yılların hemen başlarında isteğe bağlı da olsa Kanada, Danimarka ve İsviçre’de bu hastalara kısırlaştırma uygulanabiliyordu. Her ne kadar kişinin rızası denilse de Werner Kümmel’in kaleme aldığı gibi gerektiği durumlarda zorla uygulandığı halleri de vardı.

Almanya’da çıkan yasa o kadar korkunçtu ki herhangi bir hastayı muayene eden hekim veya hastayla ilgilenen kişiler yukarıda belirttiğim rahatsızlıklara sahip biri ile karşılaştıklarında resmi hekime bildirmek zorundaydılar. Daha sonra kalıtsal sağlık mahkemelerine çıkarak haklarında kısırlaştırma emri veriliyordu. Kısırlaştırma ile görevli hiçbir cerrah da bu emre karşı çıkmıyordu. 1944 yılına kadar Almanya’nın ele geçirdiği diğer ülkeler ve Alman kontrolündeki bölgelerde 300 binden fazla kısırlaştırma gerçekleşmişti. Bu uygulamalar esnasında 6600 kadın ve erkek hayatını kaybetmişti. 

Ötanazi Aksiyonu

1920 yılında kaleme alınmış Yaşamaya Değmez Hayatların İmhasına İzin Verilmesi (Die Freigabe der Vernichtung Lebensunwerten Lebens) kitabı Nazilerin uyguladığı bu korkunç planların temel felsefesini oluşturuyordu. Werner Kümmel bu konuda Alman hukukçu Karl Bindin ve Alfred Hoche’un bu eserden nasıl etkilendiklerini şöyle aktarıyor: 

Çıkış noktaları tamamen değersiz insanların bakımı için olan harcamalar ile savaş nedeniyle kaybedilen birçok değerli insanın kaybı arasındaki dengesizlikti. Bu yüzden şu insanlar için hayatı koruma bir zaruret olmamalıydı: (Yani öldürülmeliler.)

  • Hastalık nedeniyle veya yaralı olup tedavisi mümkün olmayan insanlar
  • Kendi varlıkları üzerine sübjektif talepleri olmayan ve kendi yaşam isteği bulunmayan tedavisi imkansız akıl hastaları
  • Şuurunu kaybettiş fakat ruhen sağlıklı olanlar

Bu iki yazara göre bu insanları öldürmek ahlaksız bir eylem değil faydalı bir davranıştı.

1939 ve 1941 yılları arasında akıl hastası, don sendromlu, hidrosefali hastası çocuklar sistematik bir şekilde listeye alındı ve Naziler eli ile kurulmuş yeni çocuk bölümüne götürüldüler. Werner Kümmel buraya götürülen çocukların yeni bir tedavi uygulanacağı bahanesiyle ailelerinden alındıktan sonra sistemli bir şekilde çocuklara enjekte edilen uyku ilaçları ve sistematik yetersiz beslenme ile çocukların öldürüldüğünü kaleme almıştır. Ayrıca getirilen çocuklar üzerinde tıbbi deneyler (verem aşısı) yapıldığını kaydeden Kümmel, 10 bin çocuğun 4 binin üzerine yetişkinin bu yolda öldürüldüğünü belirtir. 

Bu korkunç uygulamaların daha pek çok örneği olsa da bu kadarının dahi insanı şok ettiğinin farkındayım. Bir hekim olmama rağmen bu yapılan uygulamalara imza atan tıp çalışanlarının ahlaken tıp sektöründe kabul etmek mümkün değildir. İşte tıp akılla bağını kopardığı zaman böyle korkunç sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Tıbbın bu karanlık yüzünü belgelerle ortaya koymamdaki temel sebep, günümüzde ve ilerleyen yıllarda da Genom adı verilen proje ile yeni Nazilerin hortlayabilecek olduğunu görmemdir.Gelecek ayki yazımda değerli yazar Cem Koç ile birlikte Genom Projesi ve insanlığa getireceği tehlikeleri detaylı şekilde inceleyeceğiz.

Hepinize sağlıklı bir ömür dilerim.

31 Ağustos 2023 Wassenberg 

Kaynak: Tıp ve Nasyonal Sosyalizm – Werner F. Kümmel – Sayfa 21, 22, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33